Allianoi'nin küçük bir termal merkezi olduğu sanılmaktadır. Sıcak sudan bu dönemden itibaren yararlanılıyordu. Helenistik Çağ'a ait sadece birkaç arkeolojik ve nümizmatik eser ele geçmiş olmasına rağmen Allianoi merkez yerleşiminde Helenistik mimariye rastlanılmamıştır. Roma İmparatorluk Dönemi'nde (İ.S. II. yüzyıl) kült merkezinde, Anadolu'nun pek çok merkezinde ve Pergamon'daki Asklepieionda olduğu gibi büyük bir bayındırlık faaliyeti yaşanmıştır. Kült merkezinde mevcut binaların büyük bir kısmı bu döneme aittir. Ilıcanın yanı sıra, köprüler, caddeler, sokaklar, insulalar, geçiş yapısı, propylon, ve nympheum bu dönemde planlanır..
İzmir İli, Bergama İlçesi sınırları içinde, Bergama-İvrindi karayolunun 18. km'sinde, Bergama'nın kuzeydoğusunda, Yortanlı Barajı gölet alanının tam ortasında, Paşa Ilıcası Mevkii’nde yer almaktadır. 1998 yılından bu yana da Paşa Ilıcası merkez olmak üzere baraj gölet alanı içinde kalan alanda kurtarma kazı çalışmaları devam etmektedir.
İzmir İli, Bergama İlçesi sınırları içinde, Bergama-İvrindi karayolunun 18. km'sinde, Bergama'nın kuzeydoğusunda, Yortanlı Barajı gölet alanının tam ortasında, Paşa Ilıcası Mevkii’nde yer almaktadır. 1998 yılından bu yana da Paşa Ilıcası merkez olmak üzere baraj gölet alanı içinde kalan alanda kurtarma kazı çalışmaları devam etmektedir.
Baraj Gövdesi ve çevre ile bağlantısını sağlayacak yol yapım çalışmaları devam etmektedir. Proje aynen uygulandığı takdirde, baraja su toplanmaya başlandığı gün Allianoi tamamen su altında kalacaktır. Yağış rejimi ve bitki örtüsü ile bağlantılı olarak yaklaşık 40-60 yıl arasında ömrü olduğu düşünülen barajın gölet alanında bu süre zarfında alüvyon birikecek. Ve Allianoi yaklaşık 12- 15 m.’lik alüvyon dolgu altında kalacaktır.Antik yazarlardan P.Aelius Aristides’in Hieroi Logoi adlı eserinde (III.1 ) Allianoi anılmaktadır. Bu antik kaynak haricinde henüz, antik yazarlarda veya epigrafik buluntularda, Allianoi hakkında başka bilgiye ulaşılamamıştır.
Prehistorik Dönem: Allianoi’un batısında orman arazisinde yapılan kazı çalışmaları sırasında, ETÇ II’ye ait bir adet Yortan kabı ele geçmiştir. Çakmak Tepe eteklerinde ise çok sayıda çakmak taşı eser saptanmıştır. Bunun haricinde dolgu toprak içerisinden iki adet taş balta ele geçmiştir. Tüm bunlara dayanılarak Allianoi ve yakın çevresinde prehistorik bir yerleşim olduğu düşünülmektedir.
Helenistik Dönem: Bu dönemde sıcak sudan dolayı küçük bir termal merkezi olduğu sanılmaktadır. Sıcak sudan bu dönemden itibaren yararlanılıyordu. Helenistik Çağ’a ait sadece birkaç arkeolojik ve nümizmatik eser ele geçmiş olmasına rağmen Allianoi merkez yerleşiminde Helenistik mimariye rastlanılmamıştır.
Roma Dönemi: Allianoi’da, Roma İmparatorluk Dönemi’nde (İ.S. II. yüzyıl) kült merkezinde, Anadolu’nun pek çok merkezinde ve Pergamon’daki Asklepieionda olduğu gibi büyük bir bayındırlık faaliyeti yaşanmıştır. Kült merkezinde mevcut binaların büyük bir kısmı bu döneme aittir. Ilıcanın yanı sıra, köprüler, caddeler, sokaklar, insulalar, geçiş yapısı, propylon, ve nympheum bu dönemde planlanır.
Bizans Dönemi: Allianoi’da yoğun yerleşimin görüldüğü dönemdir. Ancak Pergamon’da olduğu gibi sosyo-ekonomik açıdan son derece zayıf bir dönem yaşanmıştır. Kült merkezinde yaşamaya başlayan Bizanslılar, Roma Çağı’na ait heykeltıraşlık eserlerini ve mimarlık kalıntılarını tahrip edip,devşirme malzeme olarak kullanmaya başlamışlardır. Roma Çağı’na ait, stoaların ve ana caddelerin tabanları kullanılmak suretiyle, yeni basit mekanlar yapılmıştır. Allianoi’un en önemli yapısı olan ılıcanın ve nympheumlar da ihtiyaçlara uygun küçük değişiklikler yapılarak kullanılmaya devam etmiştir. Bazilikal planda büyük bir kilise inşa edilmiştir. Yerleşmenin içinde ve yakın çevresinde de şapeller yapılmış, ayrıca bu dönemde metal, seramik ve cam atölyelerini kurulmuştur.
Osmanlı Dönemi: Osmanlı döneminde Paşa Ilıcası, Aydın Salnameleri’nde geçmektedir. Ancak yoğun bir şekilde kullanılmamıştır. Çünkü kazılar sırasında Osmanlı dönemine ait birkaç sikkenin dışında iz yoktur. 20. yy’ın başında bölge Kaymakamı Kemal Bey tarafından Ilıca ele alınmış ve büyük havuzun bulunduğu yerin kısmen yeniden kullanıma açılmasını sağlamıştır. Ancak ılıcanın batısında Roma köprüsünün, Osmanlı döneminden 1979 yılına kadar Bergama-İvrindi arasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Günümüz: 20. yüzyılın başında kısmen temizlenmiş ancak sonra yeniden gelen sel nedeniyle, 1950’li yıllara kadar atık durumda, ılıcanın olduğu kısım, atıl durumda kullanıldığı anlaşılıyor. 1992 yılında, Bölge Karayolları Müdürlüğü tarafından mevcut ve hallen kullanılan Roma Köprüsü, kurul kararı olmaksızın ihale ile kısmen deforme edilerek yeni bir köprü inşa edilmiştir. Aynı yıl Ilıcanın restorasyonu İzmir Valisi tarafından İl Özel İdaresi aracılığı ile ihaleye verilmiştir. Bir yıl süren restorasyon işlemleri sırasında yine kurul kararı olmaksızın ılıcanın içi deforme edilerek üzerine modern bir bina yapılmıştır. Bu tarihten itibaren işletmeye verilmiştir, Şubat 1998’de yaşanan ağır bir sel taşkını ile tesis yeniden kullanılamaz duruma getirmiştir. Çayın güneyinde ise özel şahıslara ait olan arazide tarım yapılmıştır. Bu onarımlarda ilave edilen modern binaların büyük bir bölümü 2003 yılı çalışmaları sırasında kaldırılmış ve antik ılıca mekanları ortaya çıkarılmaya başlanmıştır.
Prehistorik Dönem: Allianoi’un batısında orman arazisinde yapılan kazı çalışmaları sırasında, ETÇ II’ye ait bir adet Yortan kabı ele geçmiştir. Çakmak Tepe eteklerinde ise çok sayıda çakmak taşı eser saptanmıştır. Bunun haricinde dolgu toprak içerisinden iki adet taş balta ele geçmiştir. Tüm bunlara dayanılarak Allianoi ve yakın çevresinde prehistorik bir yerleşim olduğu düşünülmektedir.
Helenistik Dönem: Bu dönemde sıcak sudan dolayı küçük bir termal merkezi olduğu sanılmaktadır. Sıcak sudan bu dönemden itibaren yararlanılıyordu. Helenistik Çağ’a ait sadece birkaç arkeolojik ve nümizmatik eser ele geçmiş olmasına rağmen Allianoi merkez yerleşiminde Helenistik mimariye rastlanılmamıştır.
Roma Dönemi: Allianoi’da, Roma İmparatorluk Dönemi’nde (İ.S. II. yüzyıl) kült merkezinde, Anadolu’nun pek çok merkezinde ve Pergamon’daki Asklepieionda olduğu gibi büyük bir bayındırlık faaliyeti yaşanmıştır. Kült merkezinde mevcut binaların büyük bir kısmı bu döneme aittir. Ilıcanın yanı sıra, köprüler, caddeler, sokaklar, insulalar, geçiş yapısı, propylon, ve nympheum bu dönemde planlanır.
Bizans Dönemi: Allianoi’da yoğun yerleşimin görüldüğü dönemdir. Ancak Pergamon’da olduğu gibi sosyo-ekonomik açıdan son derece zayıf bir dönem yaşanmıştır. Kült merkezinde yaşamaya başlayan Bizanslılar, Roma Çağı’na ait heykeltıraşlık eserlerini ve mimarlık kalıntılarını tahrip edip,devşirme malzeme olarak kullanmaya başlamışlardır. Roma Çağı’na ait, stoaların ve ana caddelerin tabanları kullanılmak suretiyle, yeni basit mekanlar yapılmıştır. Allianoi’un en önemli yapısı olan ılıcanın ve nympheumlar da ihtiyaçlara uygun küçük değişiklikler yapılarak kullanılmaya devam etmiştir. Bazilikal planda büyük bir kilise inşa edilmiştir. Yerleşmenin içinde ve yakın çevresinde de şapeller yapılmış, ayrıca bu dönemde metal, seramik ve cam atölyelerini kurulmuştur.
Osmanlı Dönemi: Osmanlı döneminde Paşa Ilıcası, Aydın Salnameleri’nde geçmektedir. Ancak yoğun bir şekilde kullanılmamıştır. Çünkü kazılar sırasında Osmanlı dönemine ait birkaç sikkenin dışında iz yoktur. 20. yy’ın başında bölge Kaymakamı Kemal Bey tarafından Ilıca ele alınmış ve büyük havuzun bulunduğu yerin kısmen yeniden kullanıma açılmasını sağlamıştır. Ancak ılıcanın batısında Roma köprüsünün, Osmanlı döneminden 1979 yılına kadar Bergama-İvrindi arasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Günümüz: 20. yüzyılın başında kısmen temizlenmiş ancak sonra yeniden gelen sel nedeniyle, 1950’li yıllara kadar atık durumda, ılıcanın olduğu kısım, atıl durumda kullanıldığı anlaşılıyor. 1992 yılında, Bölge Karayolları Müdürlüğü tarafından mevcut ve hallen kullanılan Roma Köprüsü, kurul kararı olmaksızın ihale ile kısmen deforme edilerek yeni bir köprü inşa edilmiştir. Aynı yıl Ilıcanın restorasyonu İzmir Valisi tarafından İl Özel İdaresi aracılığı ile ihaleye verilmiştir. Bir yıl süren restorasyon işlemleri sırasında yine kurul kararı olmaksızın ılıcanın içi deforme edilerek üzerine modern bir bina yapılmıştır. Bu tarihten itibaren işletmeye verilmiştir, Şubat 1998’de yaşanan ağır bir sel taşkını ile tesis yeniden kullanılamaz duruma getirmiştir. Çayın güneyinde ise özel şahıslara ait olan arazide tarım yapılmıştır. Bu onarımlarda ilave edilen modern binaların büyük bir bölümü 2003 yılı çalışmaları sırasında kaldırılmış ve antik ılıca mekanları ortaya çıkarılmaya başlanmıştır.
Yortanlı Baraji |
Yortanlı Barajı
Tarihcesi: 1963 yılında Kınık Ovası’nın sulanması amacıyla ilk proje D.S.İ. tarafından Kuzey Ege Havzası İstikşaf (Araştırma) Raporu içinde Paşaköy Barajı olarak önerilmiştir. 1970 yılında D.S.İ.'nin yaptırdığı Bakırçay Havzası Master Plan Raporu içinde Yortanlı ve Çaltıkoru Barajlarının bugünkü yerinde yapılmaları ve Kınık Ovası'nın kanaletli bir şebeke ile sulanması öngörülmüştür. 1981 yılında Bakırçay Kınık Projesi Planlama Raporu olarak tekrar detaylı olarak ele alınmış ve her iki barajın yapımı uygun bulunmuştur. Yortanlı Barajı 1985'de, Çaltıkoru Barajı 1986'da, Kınık Ovası sulaması kesin projesi ise 1988 yılında, D.S.İ. tarafından hazırlanmıştır. Bakırçay-Kınık Projesi 1986 yılında uygulama programına girmiştir. Yortanlı ve Çaltıkoru barajları ile Kınık Sol Sahil Sulama inşaatlarına 1993 yılında başlanılmıştır.
Amacı : Yortanlı Barajı 18 304 hektarlık Kınık Sulaması’nın yüzde 43’ü olan 7793 hektar tarım arazisine yılda ortalama 37 milyon metreküp su verecek. Hem Kınık sağ sahiline hem de sol sahiline su verecek olması projenin anahtar proje haline gelmesine neden olduğu iddia edilmektedir. Bakırçay Kınık Projesi sulama alanı içinde 5 600 çiftçi ailesi yararlanacaktır. Bu proje ile Bakırçay havzasında 20030 ha alanın sulanması amaçlanmıştır. Yortanlı Barajı 67.3 hm 3, Çaltıkoru Barajı'nda ise 41,6 hm 3 su toplanması planlanmıştır. Yortanlı Barajı gövdesi, zonlu toprak dolgu tipinde olup, 117.50 m yüksekliği, 710.5 m. kret uzunluğu vardır. Yortanlı Barajı'nın maksimum su seviyesi, 115, 64 m., toplam göl havzası 67.3 hm 3’dür.
Geleceği : Projede değişiklik yapılmadan baraj yapıldığı takdirde, 67.3 hm 3 tarıma elverişli alan su altında kalacaktır. Allianoi ise baraj gölet alanının tam ortasında kalmaktadır. Su toplanmaya başladığı an, Allianoi’un su altında kalması kaçınılmazdır. Yortanlı Barajı’nda birikecek su hedeflenen miktarına ulaşıldığında, Allianoi 17 m su altında kalacaktır. 40-50 yıl sonra antik yerleşim üzerinde yaklaşık 12 m alüvyon birikecektir. Önerdiğimiz alternatif projede set yapıldığı takdirde doğu ve batı da ana kayaya kadar inilerek geçirimsiz tabakaya beton enjekte edilecek. Perde duvarları ile kuşaklama yöntemiyle Allianoi’un su altında kalması önlenecektir. Ilıcanın kuzeyinden bir tünel aracılığı ile baraj gölet alanına su verilmesi sağlanabilecektir. Eğer bu proje uygulanabilirse, Ilıcanın kuzeyindeki Çam Tepe’ye kongre amaçlı bir turistik tesis yapılmak suretiyle, kültür, sağlık ve kongre amaçlı tesis ile olağanüstü bir kompleks elde edilebilir.
Yazar Administrator
Cumartesi, 22 Mart 2008
Ilıca(İ.S. II. yy.): Allianoi, kimyasal değerleri yüksek sıcak sudan dolayı kurulmuştur. Şifalı olduğu bilimsel analizlerden anlaşılmıştır. Suyun sıcaklığı 45-50 ºC arasında değişmektedir. Ilıca, İlya Çayı’nın kuzey ve güney kıyısında yaklaşık 9700 m 2 alana yayılmıştır. Kazı çalışmaları Ilıca’da yoğunlaştırılarak devam etmektedir. Roma Çağında İlya Çayı Ilıca kompleksinin orta kesiminden tonoz içerisinden geçirilerek kontrol altına alınmıştır. Şimdilik, Frigidarium (soğukluk), Tepidarium (ılıklık), Caldarium (sıcaklık), Apodyterion (Soyunma Yeri), kriptoportikos gibi birçok mekan tespit edilmiştir. Yapının kuzey sınırını oluşturan kriptoportikosun bulunduğu bölüm üç katlı olmalıdır. Bugüne kadar yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmakta olan yapının Batı Anadolu’nun en büyük termal yapılarından biri olduğu kesinleşmektedir. Ilıca Roma İmparatorluk Çağı’na aittir.
Decumanus (Doğu-Batı Doğrultulu Cadde) (İ.S. II. yy.): Bizans Çağında daha önceden yapılmış anıtsal bir yapının yerine inşa edilmiş Bazilikal planlı kiliseden başlayıp geçiş yapısına kadar aralıksız 210 m. uzunluğunda 6.5 m. genişliğinde sütunlu bir cadde açığa çıkarılmıştır. Caddenin kuzey ve güneyinde postamentli sütun sıraları, stoaları (revak) ve arkalarındaki dükkanları ile kült merkezinin prossesyon yolunu oluşturmaktadır.
Cardo (Kuzey-Güney Doğrultulu Cadde) (İ.S. II. yy.): Ilıcanın güneyindeki propylon ile decumanus arsında 35 m. Uzunluğunda ve 9,5 m. genişliğindedir. Eksedra tipli nymheumun tam aksındadır. Antik Dönmedeki durumu düşünülecek olursa cardonun güneyindeki nympheum ve kuzeyindeki propylon tam karşılıklıdır, buda bu yolun ana yoldan geniş tasarlanmasının nedenini ortaya koymaktadır.
Geçiş Yapısı (İ.S. II. yy.): Decumenusun batıda ulaştığı en son yapıdır. Kuzeyindeki latrin ve Roma köprüsü ile bağlantı içindedir. En anıtsal duvar işçiliği bu yapıda görülür. Büyük andezit blok taşlarından yapılmış olan bu yapının bir bölümü en az iki katlı olmalıdır. Decumanusla bağlantılı olduğu doğu girişinde ortada arabaların geçmesi için her iki tarafında havuzların olduğu kemerli bir kapı stoaların aksında ise yayalar için iki ayrı giriş saptanmıştır.
Batı Köprüsü (İ.S. II. yy.): Decumanusun batısında yer alan köprü farklı açıklığa sahip iki kemerden oluşmaktadır. Alüvyon dolgu nedeniyle, bugün ancak kemer dönüşlerinden sonrası görülebilmekte, kemer ayakları görünmemektedir. 1992 yılında onarım geçirdiği için kısmen deforme olmuştur. Bu onarım sırasında kuzeydeki eski İvrindi yoluna bağlanması için, özellikle kuzey bölümü değiştirilmiştir. Halen kullanılmaktadır.
Nympheum (Çeşme) (İ.S II. yy.): Eksedra formundaki nympheum, cardonun tam güneyinde aynı aksta ve decumanusun güney kenarında yapılmıştır. Tek katlı yapı, bazı eksikliklerle birlikte, Olympia’daki Herodus Atticus Nympheumu’nun küçük bir maketi görünümündedir. Nympheum kazısında Asklepios başı, kadın başı gibi bazı heykeltıraşlık eserleri bulunmuştur.
Insulalar (Yapı Adaları) (İ.S. II. yy.): Allianoi’da bugüne kadar dört insula ortaya çıkarılmıştır. İkisi cardonun batısındadır. Üçüncüsü, cardo ile decumanusun kesiştiği köşenin doğusunda, iki küçük sokakla sınırlandırılmış ve yaklaşık 1200 m² alan kapsamaktadır. Ortasında 4 x 4 sütunla çevrelenmiş bir avlusu bulunmaktadır. Avlunun güneyinde çeşme, diğer üç yanında revaklar bulunmaktadır. Mekanlar dar ancak gösterişli kapılarla birbirine açılmaktadır. Daha küçük sütunlar ikinci katın varlığını işaret etmektedir. Üçüncü insulanın doğusundaki sokağa paralel olarak dördüncü insula yer almaktadır.
Kült Yapısı (İ.S. II. yy.): Kilisenin güneydoğusunda tüm kült merkezine hakim bir konumdadır. Üç nefli bir yapıdır.Yapı içinde anıtsal heykellere ait parçalar bulunmuştur. Yapıdaki kazılar sonucu en az iki evreli olduğu düşünülmektedir.
Peristylli Yapılar(İ.S. II.-III yy): Decumanusun güneyinde, geçiş yapısının doğusunda yer alır. 4 x 7 dor sütunlu, taş avlu yapı kompleksinin merkezini oluşturmaktadır. Avlu etrafındaki revakların gerisinde ise odalar bulunmaktadır. Batı köprüsünün doğusunda, birinciden daha küçük diğer bir peristylli yapının varlığı saptanmıştır. Bu yapı inşasından sonraki bir dönemde plan değişikliğine uğramıştır.
Latrinler (Tuvalet) (İS II.-III. yy.): Geçiş yapısı ile köprü arasında, kilisenin kuzey batısında, Ilıcanın kuzeyinde ve güneyinde olmak üzere dört adet latrin saptanmıştır. Bu yapılar değişik dönemler boyunca kullanılmışlardır.
Kilise(İ.S. VI- XI. yy.): Decumanusun doğu ucunda, 19x 21 m boyutlarında ve üç neflidir. Birinci evrede yarım daire orta apsis, ikinci evrede gizli apsis, üçüncü evrede daha küçük bir apsisi olduğu anlaşılmaktadır. Taban ve duvarlarında devşirme Roma yapı malzemesi kullanılmıştır. Binadan günümüze sadece temel seviyesi ulaşabilmiştir.
Fırınlar : Allianoi’da bugüne kadar dördü peristylli yapının batısındaki mekanlarda, dördü doğusunda, dördü decumanusun güneyinde, biri insulanın avlusunun batı revağında, ikisi Roma köprüsü ile Ilıca arasında olmak üzere toplam onbeş seramik fırını tespit edilmiştir. Yuvarlak formlu ortasında dikmesi olan üstü açık kiremitten yapılmıştır. Decumanus’un güneyinde bir seramik atölyesi saptanmıştır. Propylonun batısında ise oldukça ilginç formda, bir adet cam fırını tespit edilmiştir. Fırınlar geç antik döneme tarihlenmektedir.
Şapeller (Küçük Kilise) (İ.S. VIII.-XI. yy.): Biri Allianoi içinde diğeri güneydoğuda olmak üzere iki küçük nekropol şapeli tespit edilmiştir. Her iki şapel içinde ve etraflarında çok sayıda Bizans mezarı bulunmuştur.
Nekropoller: Maymun Sekisi Tepesi, Koca Koru Tepesi, Örenli Köyü, Ahmet Beyler, Devlet Ormanı Nekropolleri ve Allianoi’un yakın çevresinde tespit edilen diğer nekropoller haricinde Roma Dönemi sonrasında Allianoi yerleşiminin de bazı bölümleri nekropol olarak kullanılmıştır.
Doğu Köprüsü (İ.S. II. yy.): Ilıcanın ve 3 numaralı insulanın doğusunda decumanusdan güneye dönen bir sokak tespit edilmiştir. Bu sokak decumanusdan başlayarak doğu köprüsünde sonlanmaktadır. Köprünün yol sonundaki başlangıç rampası ve kemerler arasındaki ayağı tespit edilmiştir. Batı köprüsü gibi, bu köprünün de iki kemerli olduğu anlaşılmıştır. Depremle yıkılmış Doğu Köprüsü Bizans döneminde rampanın başlangıcında, köprüye ait iri bloklarla blokaj yapılarak geçiş iptal edilmiştir
BULUNTULAR
a) KEMİK BULUNTULAR
Günlük kullanıma dönük kemik eserlerin (saç topuz iğneleri, dikiş iğneleri, vs..)yanı sıra, kozmetik ve sağlık için kullanılan (kaşıklar, Kulak kaşıkları, spatüller, gibi) çok sayıda kemik eser bulunmuştur. Kemik buluntular arasında müzik aleti parçaları, zarlar ve oyun taşları da bulunmaktadır.
b)METAL BULUNTULAR
Yaklaşık 400 civarında müze envanterlik değerde metal eser ele geçmiştir. Tıp aletleri, ölçüm aletleri, kandiller, kozmetik malzemeleri, dokuma aletleri, kıyafet aksesuarları, demir tarım aletleri, yazı araçları, strigilisler, maşrapalar, kazanlar, taslar, takılar(altın ve bronz yüzük, kolye, küpe) gibi değişik örnekleri vardır. Metal buluntuları, İ.S. II.-IV. yy lar arasına tarihlenmektedir.
c) ORGANİK BULUNTULAR
(Ahşap, Tekstil, Deniz kabuğu, vs..): Güney ılıca mekanlarında Roma tabanı üzerinde, Bizans dönemine ait olduğu düşünülen birkaç büyük ahşap kalas, ahşap bir tarak gibi ahşap buluntuların dendrokronolojik çalışması halen devam etmektedir. Bazı bronz eserlerin özellikle korozyonlarına bitişik olarak bazı küçük tekstil örnekleri ele geçmiştir. Bunların arasında üç adet Osmanlı sikkesi üzerinde ele geçen tekstil örnek gösterilebilir. Ele geçen deniz kabuklarının tipolojik çalışması devam etmektedir; bunların bazılarının ilaç ve boya üretiminde kullanıldığı bazılarının ise gıda amaçlı olduğu düşünülmektedir. Bunlar haricinde nadiren kaplar içerisinde yemek kalıntısı olabilecek buluntularla da karşılaşılmaktadır.
d) CAM BULUNTULAR
Allianoi’da çok zengin çam buluntuların arasında; unganteriumlar, farklı formda kaplar, yüzük ve oyun taşları, pazubentler, bilezikler, yüzük taşları, boncuklar gibi takılar sayılabilir. Cam eserler İS III yy ve daha sonraki tarihlere aittir.
Heykeller dışında taş buluntular arasında, tıpta ve kozmetikte kullanılan karışım tablaları, yüzük taşları, ağırşaklar, mortarlar, adak sunakları, steller ve akroterler gibi mimari süsleme elemanları sayılabilir. Taş eserler arasında Allianoi’un erken Musevi merkezlerinden olduğunu göstermesi açısından Menora parçaları ve grafitoları da dikkat çekicidir.
f) HEYKELLER
İki Asklepios başı, iki kadın başı, Pan başı, tüm bir Nymphe heykeli, torsolar, anıtsal boyutlarda heykele ait çok sayıda el, kol gibi fragmanlar ele geçmiştir. Bugüne kadar saptanan eserler, İ.S. II.-III. yy.’a tarihlenmektedir.
Cumartesi, 22 Mart 2008
Ilıca(İ.S. II. yy.): Allianoi, kimyasal değerleri yüksek sıcak sudan dolayı kurulmuştur. Şifalı olduğu bilimsel analizlerden anlaşılmıştır. Suyun sıcaklığı 45-50 ºC arasında değişmektedir. Ilıca, İlya Çayı’nın kuzey ve güney kıyısında yaklaşık 9700 m 2 alana yayılmıştır. Kazı çalışmaları Ilıca’da yoğunlaştırılarak devam etmektedir. Roma Çağında İlya Çayı Ilıca kompleksinin orta kesiminden tonoz içerisinden geçirilerek kontrol altına alınmıştır. Şimdilik, Frigidarium (soğukluk), Tepidarium (ılıklık), Caldarium (sıcaklık), Apodyterion (Soyunma Yeri), kriptoportikos gibi birçok mekan tespit edilmiştir. Yapının kuzey sınırını oluşturan kriptoportikosun bulunduğu bölüm üç katlı olmalıdır. Bugüne kadar yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmakta olan yapının Batı Anadolu’nun en büyük termal yapılarından biri olduğu kesinleşmektedir. Ilıca Roma İmparatorluk Çağı’na aittir.
Kuzeyilicahavuzlusalon |
deca |
GecisYapisi |
Batı Köprüsü |
Nympheum (Çeşme) |
Insulalar (Yapı Adaları) |
Kultyapisi |
Doguperistilli yapi |
latrin |
Kilise |
Seramikfirinlari |
Şapeller (Küçük Kilise) (İ.S. VIII.-XI. yy.): Biri Allianoi içinde diğeri güneydoğuda olmak üzere iki küçük nekropol şapeli tespit edilmiştir. Her iki şapel içinde ve etraflarında çok sayıda Bizans mezarı bulunmuştur.
Nekropoller: Maymun Sekisi Tepesi, Koca Koru Tepesi, Örenli Köyü, Ahmet Beyler, Devlet Ormanı Nekropolleri ve Allianoi’un yakın çevresinde tespit edilen diğer nekropoller haricinde Roma Dönemi sonrasında Allianoi yerleşiminin de bazı bölümleri nekropol olarak kullanılmıştır.
Doğu Köprüsü (İ.S. II. yy.): Ilıcanın ve 3 numaralı insulanın doğusunda decumanusdan güneye dönen bir sokak tespit edilmiştir. Bu sokak decumanusdan başlayarak doğu köprüsünde sonlanmaktadır. Köprünün yol sonundaki başlangıç rampası ve kemerler arasındaki ayağı tespit edilmiştir. Batı köprüsü gibi, bu köprünün de iki kemerli olduğu anlaşılmıştır. Depremle yıkılmış Doğu Köprüsü Bizans döneminde rampanın başlangıcında, köprüye ait iri bloklarla blokaj yapılarak geçiş iptal edilmiştir
BULUNTULAR
a) KEMİK BULUNTULAR
Günlük kullanıma dönük kemik eserlerin (saç topuz iğneleri, dikiş iğneleri, vs..)yanı sıra, kozmetik ve sağlık için kullanılan (kaşıklar, Kulak kaşıkları, spatüller, gibi) çok sayıda kemik eser bulunmuştur. Kemik buluntular arasında müzik aleti parçaları, zarlar ve oyun taşları da bulunmaktadır.
Dikisigneleri2 |
Yaklaşık 400 civarında müze envanterlik değerde metal eser ele geçmiştir. Tıp aletleri, ölçüm aletleri, kandiller, kozmetik malzemeleri, dokuma aletleri, kıyafet aksesuarları, demir tarım aletleri, yazı araçları, strigilisler, maşrapalar, kazanlar, taslar, takılar(altın ve bronz yüzük, kolye, küpe) gibi değişik örnekleri vardır. Metal buluntuları, İ.S. II.-IV. yy lar arasına tarihlenmektedir.
c) ORGANİK BULUNTULAR
(Ahşap, Tekstil, Deniz kabuğu, vs..): Güney ılıca mekanlarında Roma tabanı üzerinde, Bizans dönemine ait olduğu düşünülen birkaç büyük ahşap kalas, ahşap bir tarak gibi ahşap buluntuların dendrokronolojik çalışması halen devam etmektedir. Bazı bronz eserlerin özellikle korozyonlarına bitişik olarak bazı küçük tekstil örnekleri ele geçmiştir. Bunların arasında üç adet Osmanlı sikkesi üzerinde ele geçen tekstil örnek gösterilebilir. Ele geçen deniz kabuklarının tipolojik çalışması devam etmektedir; bunların bazılarının ilaç ve boya üretiminde kullanıldığı bazılarının ise gıda amaçlı olduğu düşünülmektedir. Bunlar haricinde nadiren kaplar içerisinde yemek kalıntısı olabilecek buluntularla da karşılaşılmaktadır.
d) CAM BULUNTULAR
Allianoi’da çok zengin çam buluntuların arasında; unganteriumlar, farklı formda kaplar, yüzük ve oyun taşları, pazubentler, bilezikler, yüzük taşları, boncuklar gibi takılar sayılabilir. Cam eserler İS III yy ve daha sonraki tarihlere aittir.
e) TAŞ BULUNTULAR
Heykeller dışında taş buluntular arasında, tıpta ve kozmetikte kullanılan karışım tablaları, yüzük taşları, ağırşaklar, mortarlar, adak sunakları, steller ve akroterler gibi mimari süsleme elemanları sayılabilir. Taş eserler arasında Allianoi’un erken Musevi merkezlerinden olduğunu göstermesi açısından Menora parçaları ve grafitoları da dikkat çekicidir.
f) HEYKELLER
İki Asklepios başı, iki kadın başı, Pan başı, tüm bir Nymphe heykeli, torsolar, anıtsal boyutlarda heykele ait çok sayıda el, kol gibi fragmanlar ele geçmiştir. Bugüne kadar saptanan eserler, İ.S. II.-III. yy.’a tarihlenmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder