İzmir’in kuzeydoğusunda, Yamanlar Dağı eteğinde, 380 kuzey enlem ve 270 derece boylam üzerinde bulunan Bornova, İzmir’e 8 km. uzaklıktadır. 400.000 yerleşik ve 1.000.000 hareketli nüfusa sahip olan Bornova, köyleriyle birlikte 205 km2’lik bir alanı kapsamaktadır.
Bilinen en eski adı “Birun-u Abad” olan Bornova’da yerleşim Hellenistik çağda başlamıştır. Amazon’lar, Hititler, İon’lar, Frigya’lılar, Lydya’lılar, Pers’ler, Makedonya’lılar, Bergama Krallığı ve Roma’lılar bu bölgede hüküm sürmüş ve yaşamışlardır.
1071 yılında Malazgirt zaferiyle Anadolu’ya adım atan Türk’ler, 1076 yılında Bornova’nın yönetimini Emir Çakabey’e vermişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra 15 Mayıs 1919’da Yunan işgaline uğrayan Bornova, 9 Eylül 1922’de Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğindeki Türk Ordusunun Belkahve sırtlarından İzmir’e girmesiyle düşman işgalinden kurtulmuştur.
1881 yılında ilk belediye teşkilatı oluşturulan Bornova, 1981 yıldan bu güne kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı metropol belediyesi olarak işlevini sürdürmektedir. Türkiye’deki ilk futbol maçı 1890 yılında İzmir’e gelen İngiliz denizcilerle, İzmir’li gençler arasında Bornova’da ve yine ülkemizdeki ilk atletizm yarışmaları 1895’de Bornova’da gerçekleşmiştir.
9 Eylül 1922 İzmir’in işgalden kurtuluşu sırasında Bornova’daki pek çok levanten köşk ve evleri Türk ordusunca karargah olarak kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Rum nüfusu Bornova’yı terk etmiş, levantenlerin bir kısmı ise yaşamlarını burada sürdürmüşlerdir. Bornova, Rum göçünden doğan nüfus kaybını zaman içinde Balkanlardan, Girit’ten ve Anadolu’dan aldığı göç ile karşılamıştır.
Verimli toprakları ile bilinen Bornova ovasına 1932 yılında inşa edilen Ziraat Mektebi, 1955 yılında kurulan Ege Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturmuştur.
1884 yılında kurulan ve sınırlı sayıdaki levantenlerin kullandığı havagazı ve elektrik şebekesi 1932 yılında modernleştirilerek yeni bir şebeke oluşturulmuştur.
1958 yılında ilçe statüsüne kavuşan Bornova, 1955 yılında kurulan Ege Üniversitesi kampüsü sayesinde 1960’lı yıllardan itibaren giderek öğrenci kenti olmaya başlamıştır. Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Ege ve Ülke boyutunda büyümesi ve gelişmesi Bornova’yı bir çekim merkezi haline getiren başlıca etkenlerden birisidir.
Ege Üniversitesi’nin verimli topraklar üzerinde kurulması bazı spekülasyonlara yol açarken, 1970’li yıllarda büyük kentlere yönelen kitlesel göçlerin yarattığı plansız yerleşime ve gecekondulaşmaya engel olmuştur, ayrıca 1980’lerden sonra önlenemeyen kitlesel göçler karşısında Bornova’nın kuzey ve güney yamaçlarındaki kamu arazilerinin örgütlü yapı kooperatiflerine tahsis edilmiş olması gecekondulaşmayı belli bir yerde durdurmuştur. Bunun da en güzel örneği gecekondu önleme bölgesi olan Atatürk Mahallesi yerleşimidir.
Üniversite etkeninin yanında 2 büyük askeri birliğin de ilçe içinde konuşlandırılmış olması ve yakın çevresindeki iki hakim aksın (Kemalpaşa Ovası ve Işıkkent) sanayi bölgeleri olarak saptanması ve 4 sanayi sitesinin yerleşim alanı içinde bulunması Bornova’nın gelişimine bugün ve gelecekte etki yapacak unsurların başında gelmektedir. Pınarbaşı, Çiçekli ve yakın köyleriyle İzmir’in akciğeri konumuna gelmiş; İzmir-Ankara İzmir-Aydın ve İzmir-Çanakkale karayolu ağının merkezinde bulunması ve ayrıca 2000 yılında da metro ve Santral Garaj’ın gelmesi ile önemini bir kat daha arttırmıştır.
Yeşili, bamyası, domatesi, nar bahçeleriyle ve piknik alanlarıyla bilinen Bornova, tarihin akışı içinde değişik kültürleri konuk etmiş ve bu misyonunu halen sürdürmektedir. Yakın geçmişten günümüze kadar özelliklerini yitirmeyen bazı tarihi köşk, ev ve yapıtların başlıcaları şunlardır: Maltas Evi, Belhomme Evi, Paterson Köşkü, Steinbüchel Evi, Chamaud Evi, Charlton Wittal Evi, Well House, Edmund Giraud Evi, Donald Giraud Evi, Kanalaki Evi, Aliotti Evi, Murat Evi, Bari Evi, Pandespanian Köşkü, Paggy Köşkü, Yeşil Köşk, Bornova Büyük Cami, St. Maria Magdalena Protestan ve Santa Maria Katolik Kiliseleridir.
0 yorum:
Yorum Gönder