İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı metropol ilçelerden biridir. Batısında ve kuzeyinde Karabağlar, doğusunda Buca, güneyinde Menderes ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 63 km²’dir. Köyü yoktur, 1 beldesi (Sarnıç) bulunmaktadır. 1965'e kadar taşıdığı tarihi ismi Seydiköy'dür.
2007 yılı sayımına göre toplam nüfusu 109.291’dir. Bu nüfusun 86.111’i merkezde, 23.180’i Sarnıç beldesinde yaşamaktadır. Kent nüfusu 2008 yılı itibariyle 88.829'dur. Gaziemir’de 15 İlköğretim Okulu, 6 Orta Öğretim Kurumu bulunmakta; 18,669 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda, 782 öğretmen görev yapmaktadır. İlçede, sağlık hizmetleri, 1 semt polikliniği, 6 sağlık ocağı, 2 sağlık evi ve 1 verem savaş dispanseri tarafından verilmektedir.
Rumeli göçmenlerinin ağırlıklı unsuru oluşturduğu bir nüfus yapısına sahip olan Gaziemir, günümüzde ilçe hudutları içinde bulunan askeri birliklerin çekirdeğini teşkil eden Hava Teknik Eğitim Komutanlığı'nın kurulması ve sonraki yıllarda gelişen Ulaştırma Tugay Komutanlığı ile önemli bir askeri potansiyeli bünyesinde barındıran farklı bir yerleşim birimi haline gelmiştir. Gaziemir, son yıllarda sanayinin ve ticaretin geliştiği bir bölge olarak ortaya çıkmıştır. Merkezde, Akçay Caddesi üzerinde tekstil ve mobilya üretim imalathaneleri ve satış mağazaları yer alır. Sarnıç beldesi etrafında sanayi kuruluşları toplanır. Gaziemir, sanayi ve ticaret gücü yanında, sahip olduğu üstün konut potansiyeliyle de önem kazanmıştır. Uluslararası Adnan Menderes Havalimanı, Ege Serbest Bölgesi ve Uzay Kampı Türkiye, Gaziemir sınırları içerisinde yer almaktadır.
Gaziemir'e Genel Bakış
Gaziemir sanayisi, zeytini ve bugün az da kalmış olmasına rağmen Ege bölgesinin en güzel tütünlerinin yetiştiği bir beldedir. Gaziemir'in bu günkü görüntüsüne baktığımız zaman yukarıda da belirttiğimiz gibi tütüncülüğü bununla birlikte üzün ve zeytin üretimi kısmen devam etmektedir. İlçe halkının çoğunluğu esnaf memur ve işçiden oluşmaktadır.
Gaziemir İzmir'in güneye açılan en önemli kapılarından biridir. Sanayisi, Ege Serbest Bölgesi, Havalimanı, Ulaştırma Okulu, Hava Teknik Okullar Komutanlığı, Emlak Bankası Konutları ile modern bir kent haline gelmiştir.
Günümüzde kentlerin en büyük sorunu olan konut problemi Gaziemir ilçesinde aşılmıştır. 20 yıl öncesine kadar bir köy görünümünde olan Gaziemir çevresini saran fabrikalar ve özel, resmi kooperatiflerin ürettiği konutlarla bugün modern bir kent görünümü kazanmıştır. Bu hızlı girişimin diğer önemli sebepleri Havaalanı Emlak Bankası ve Evka 7 konutlarının Gaziemir sınırları içinde olmasıdır Ulaşım açısından baktığımızda Gaziemir'imizin hemen hemen hiçbir sorunu yoktur.
Şehir merkezine karayolu veya demir yolu ile ulaşmak mümkündür. İlçe merkezinden çeşitli bölgelere 180 adet minibüs ve Eshot'a ait otobüslerle ulaşım hizmeti verilmektedir. Bununla beraber Aydın istikametine giden ve bu istikametten gelen araçların toplandığı ilçe garajı da belediye sınırları içinde bulunmaktadır.
Bugün uluslar arası hava trafiğine açık, 24 saat hizmet veren Adnan Menderes havalimanı ilçe sınırları içerisindedir Havalimanı şehir merkezine 18 km mesafededir. 4.000.000 yolcu/yıl kapasitededir. Havalimanının 900 araçlık otoparkı mevcut olup, havalimanı pisti 3240 metre uzunluğundadır .Her türlü uçağın inebileceği bir kaplama yüzeyine sahiptir. Havalimanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım turizm şirketlerine ait otobüsler ve taksi kooperatifine dahil taksilerce sağlanmaktadır
Gaziemir Tarihçesi
XIV. yüzyılın başlarında Seydi köy Aydın oğulları Beyliği zamanında “Gazi Umur Bey” tarafından, “Seyyid Mükerremüddin Zaviyesi”nin vakıfları arasında yer almış olup, XV. Ve XVI. Yüzyıllarda demografik ve ekonomik açıdan büyük bir köy konumuna yükselmiştir. Civardaki diğer yerleşmelere göre sahip olduğu bu büyüklük onu, XIX. Yüzyılın ikinci yarısından sonra nahiye merkezi konumuna getirmiştir. İşgal yıllarında tamamıyla tahrip edilmiş olmasından dolayı bir ara merkezin Cumaovası’na taşınmasına rağmen ismi değişmemiş, mübadil göçmenlerin iskanıyla yeniden imar ve inşa edilerek, idari merkez olma özelliğini devam ettirmiştir. XIX. Asrın sonlarında Aydın tren yolu ve Gaziemir adıyla anılan bir istasyonun inşa edilmiş olması, özellikle yerleşme bakımından etkileyici bir faktör olmuştur.
1926 yılında belediye olan Gaziemir özellikle XX. Yüzyılın ikinci yarısında, Cumhuriyet Döneminin hakim kıldığı modern şehircilik anlayışı doğrultusunda yaşanan hızlı gelişmelerle birlikte, İzmir’in önemli metropolleri arasına girmiştir.
1970’lerden itibaren yoğunluk kazanan sanayi ve ticaret merkezi haline gelmesi bunda önemli rol oynamıştır.Yakın zamanda devreye konulan otoyol ağı ve hava limanının da etkisiyle, ilçe hudutları dahilinde kurulmuş Ege Serbest Bölgesi ise bu gelişmeyi olgunlaştırmıştır.
Gaziemir, tarihi Seydiköy’ün üzerinde gelişmiştir. XIV. Yüzyılın ilk yarısına kadar uzanan dönemde ve halen halk arasında gayr-ı resmi kullanımı devam eden “Seydiköy” yanında bugün resmen kullanımda olan “Gaziemir” isminin kaynağı Aydın oğulları Beyliğinin en renkli simasını oluşturan “Gazi Umur Bey” tarafından, “Seyyid Mükerremüddin Zaviyesi” ne verilmiş olmasıdır.
Günümüzde Seydiköy’ün yerini almış olan Gaziemir adı; burayı “Seyyid Mükerremüddin Zaviyesi”ne vakfetmiş olan ve babası Mehmet Bey’in eski Türk devlet geleneği ve idare anlayışı doğrultusunda kendisine verdiği İzmir’de ikamet ederek, hayatını savaşlarla geçirmiş olan Aydın oğlu Gazi Umur Bey’e izafeten verilmiş olan bir isimdir. Gaziemir ismi “Gazi Umur”un zaman içerisinde uğramış olduğu değişim sonucunda yaygınlaşan bir isim olduğudur.
Gaziemir Belediyesi 1926 yılında belde belediyesi olarak kurulmuş olup 1980 yılına kadar belde belediyesi olarak hizmet vermiştir.1980-1992 yılları arasında Konak İlçe Belediyesi sınırlarına dahil edilmiştir.1992 yılından itibaren Gaziemir İlçe Belediyesi olarak hizmet vermektedir.
Geçmişten Günümüze Gaziemir
Genellikle 1924 mübadelesi ile kurulduğu zannedilen Gaziemir (Seydi köy) ilçesi, tarihi, adının kökeni üzerinde durmak ve bu evreleri sizlere yazmak yararlı olacaktır. Türk kaynaklarında Seydi köy ismine Aydın oğlu döneminde rastlıyoruz. Osmanlı Döneminde ise 14. yüzyılın ilk yarısından itibaren bilgilere ulaşabiliyoruz. Mübahat. S. Kütük oğlu, “15. ve 16. Yüzyıllarda İzmir Kazasının Sosyal ve İktisadi Yapısı” adlı eserinde Seydi köy ve Gaziemir hakkında bilgiler verdiği gibi, adlarının kökeni üzerinde de bilgi verir. Yine Slaars F. Bonavantür, “İzmir Hakkında Tetkikat (mütercimi Arap zade Cevdet) İzmir,1932 ve Oikonomos Konstantin, Etude sur Smyrne, İzmir, 1868 adlı yayınlarda aşağıda vereceğimiz bilgileri bulacaksınız. Yunanlı Yazar Nikos Kararas'ın “To Sebntikıoi” adlı kitabında Seydi köy (Sevdi köy) ün kuruluşundan 1922 yılına kadar bilgileri bulabiliriz. Yine Seydiköy'ün yaklaşık 250 yıllık sakinlerinden Madam Hoschpied ailesi ile ilgili yayınlardan öğreniyoruz. Öncelikle İzmir Metropolünde bir yerleşim olan Gaziemir (Seydi köy) hakkında bilgi sahibi olmadan önce İzmir tarihine kısaca bir göz atalım.
2005 yılında yapılan arkeolojik araştırmalarda Urla Klazomenia'da Prof. Dr. Hayal Erkanal ve İzmir Yeşilova höyüğünde Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin başkanlığında yapılan kazılarda M.Ö 7 bin yıl öncesine ait buluntulara rastlamıştır. Bu da İzmir tarihinin 9 bin öncesine tarihlenmesine sebep olmuştur. İzmir tarihini incelerken yine günümüzden 5 bin yıl önce Bayraklı Tepekule'nin (M.Ö.3500- 2500) varlığını da biliyoruz. İlk yerleşenlerin Pelasglar ve Leleg dediğimiz kavimler olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Daha sonra yöreye Doğu Karadeniz Bölgesinden gelen Amazonlar yerleşir. Amazonlar tarihte erkek kölelerden çocuk sahibi olduktan sonra onları adak olarak sunan tek göğüslü kadın savaşçılar olarak anılır. Amazonların egemenliği Elektdi kavminin saldırıları sonunda yıkılır. Son Amazon kraliçesi Smyrna Elektdi kralı These ile evlenir. İzmir ismi o günden beri bazı değişikliklere uğrayarak kraliçe Smyrna'dan gelmektedir. Smyrna, Smyrne, Zmirni, Zmirna, İsmire, Lesmir, Esmire, Yezmir, Samornia,…………..olarak isimlendirilmiştir. Eski Yunanlılarca Samornia olarak söylenen bu isim aslında Yunanca değildir. Prof. Dr. Ekrem Akurgal Smyrna isminin Anadolu kökenli olduğunu iddia eder. M. ÖII. bin yıllarında Kültepe yazılı tabletleri arasında Tismurna adının geçtiğini bulur. Bu isim bir yerleşim adıdır. “Tismurna ismindeki 'Ti' bir ön ektir. Böylece Smurna yer adının, M.Ö XVIII. yüzyıldan bu yana kullanılan bir yerleşim ismidir.” diye yazmaktadır. Zaman içinde Fransızlar tarafından Esmyrne, Yunanca da Smyrni, İtalyanca da Smirne şeklinde kullanılmıştır. Prof. Dr. Tuncer Baykara ise “İzmir şekli Türklerin genel söyleyişidir. Türkler başlangıçtan beri, bu şehri İzmir olarak adlandırmışlardır” demektedir. İzmirli büyük Şair Homeros 'Gök kubbenin altındaki en güzel şehir 'Büyük İskender in Hocası Aristo nun İskender e 'Görmezsen eksik kalırsın' dediği şehir İzmir dir. Yine Roma İmparatorları Gordianus ve Gallienus un bastırdıkları paralara 'Küçük Asya'nın başşehri' ünvanlarını verdikleri şehir İzmir'dirFriglerden sonra İzmir ve çevresi M.Ö 600 yıllarında Lidyalıların saldırılarına uğrar. Lidya kralı Alyattes İzmir i çok kanlı bir şekilde ele geçirir ve şehir çok tahrip olur. Bu katliamdan sonra İzmirliler çevreye (banliyölere) kaçmaya başlarlar. Bornova, Buca, Seydiköy ve Pınarbaşı ın bu tarihlerde kurulduğunu tarihi kayıtlardan öğreniyoruz. Prof.Dr. Ersin Doğer Akçakaya (Serbest Bölgenin Batısında) da İzmir in doğu yakasından gelen akıncıların önünü kesmek için burada M.Ö 600 yıllarında bir kale ve yerleşimin bulunduğundan bahseder.
Lidya istilasından sonra bölge Pers (İran) saldırılarına maruz kalır. İlk paranın basıldığı yer olan Lidya krallığının merkezi Sardes (Salihli yakınlarında, dünyada ilk Musevi sinagoglarından birinin olması ile ünlüdür.) zenginliği ile ilgi odağı olmuş, diğer devletlerin iştahını kabartmıştır. Lidyalıların Preslerle yaptığı savaşlar uzun yıllar sürmüştür. M.Ö 585 yılının 28 Mayıs günü meydana gelen güneş tutulması, savaşan iki taraf için tanrıların barış çağrısı olarak algılanır ve savaşa son verilir.
Persler İzmir de M.Ö 546- 334 yılları arasında hüküm sürerler. Halka zalimce eziyet ederler. Perslere karşı büyük bir sefer başlatan Makedonyalı Büyük İskender İzmir ve bölgeyi Pers İmparatorunun elinden kurtarır.
Zaman içinde İskender ve komutanları, İzmir kentini Bayraklı dan Kadifekale çevresine taşıyacaktır. Tarihte “Çağ Açan Kral” olarak anılan Büyük İskender in İzmir e gelmesiyle şehrin tarihi yeniden yazılır. İskender İzmir'e geldiği zaman Pagos (Kadifekale) tepelerinden İzmir i seyreder ve güzelliğine hayran olur. Pagos Tepelerine avlanmaya çıkar bu esnada bir ağacın altında uyuya kalır. Rüyasında periler ona yepyeni bir İzmir için bulunduğu tepenin eteklerinde şehri inşa etmelerini söylerler. Rüyasını Klaros (Ahmetbeyli) kâhinlerine anlatır. Klaros kâhinleri ile ünlü bir şehirdir. Klaros kâhinlerinden İskender'e “Meles çayı kenarlarında, Pagos dağı eteklerinde yerleşen İzmirliler eskisinden dört kat daha mutlu olacaklardır.” diye yanıt alınca komutanı Lysimachos a kenti burada kurmaları için emir verir. Böylece kent Bayraklı dan Kadifekale eteklerine taşınır. Meles çayının denize döküldüğü, bugün İzsu'nun Yenişehir deki merkez binasının bulunduğu alan yeni yerleşim bölgesi olur. Surlar, tiyatro, mabetler ve agora bu döneme ait eserlerdir. Şehri Kadifekale civarına taşınması ile Tepekule önemini yitirmiştir. Oysaki Bayraklı-Tepekule en eski Athena Tapınağının, en eski evlerin, batı uygarlığının ilk ızgara tipi kent planının ve en eski kral mezarının (Kral Tantalos) bulunduğu yerleşim yeri olarak önemli bir antik kenttir.
İzmir Roma İmparatorluğu döneminde M.Ö 133-M.S 395 yılları arasında yine büyük bir medeniyetin meyvelerini toplamıştır. Yani Helenistik dönemin her şey devamı gibi olmuştur. Sezar, Vespasiunus, Oktavanius, Marcus Airelius, Brütüs, Hadrian, Maximillien, Gordianus ve Gallienius zamanında Smyrna, Klaros, Teos, Pergamun, Magnesia, Ephesos, Lebedos, Tralles ve Kolophon en ihtişamlı dönemlerini yaşamışlardır. İzmir deki tersaneler, Afrodisias (Karacasu) daki heykel okulları çok desteklenmiştir. Yine İzmir de Asya Olimpiyatları yapılırdı. Coğrafyacı Strabon “İzmir Roma İmparatorluğu döneminin en güzel şehirlerinden biridir” der. Tapınaklar, Kültür Sarayları, Okullar, Hastaneler, Geniş Caddeler ve caddelerdeki taklar, Jimnasyum ve Agorası ile ün yapmıştır. Agorada bazilika, mahkeme salonlarının bulunuşu önemini gösterir. Yine termal suyun şifa kaynağı olduğu Agamemnon ve günümüzdeki Karakoç (Doğan Bey) kaplıcalarındaki hamam hala dimdik ayakta duran eserlerdir. Hastalara şifa kaynağıdır. Urla yakınlarındaki Klazomenia ve Torbalı yakınlarındaki Metropolis, antik şehirleri devrin ihtişamını gösterir. O dönemde İzmir de bulunan bir kitabede “Alimler Ormanı” ismi geçmektedir.
İzmir i yazmak kolay değildir, biz kısaca bildiklerimizi aktararak konuyu biraz daha geniş tutmamızın nedeni bölgenin her dönemde cazibe merkezi olduğunu göstermek içindir. Bu merkez sanatı, kültürü ve canlı ekonomisiyle her dönem insanların ve dönemin krallarının ilgisini çekmiştir. Nikos Kararas kitabında Seydiköy ile Roma Dönemi hakkında şu bilgileri verir. “Prokese –Sevdiköy'de Roma Döneminde iskan vardır.1900 yılları başlarında Agios Nikol kilisesi yakınlarında ki Evangelliki okulu müzesinde iki kitabe bulunuyordu. Bu kitabede Roma İmparatoru Sezar ve Vespasionius yönetiminden bahsedilir. M.Ö 75 yılları tarihi görülür. Yine Evaggelos Çiliadi İzmir-Efes yolu üzerinde bir lahit bulunduğunu, Bunun da okulun müzesinde teşhir edildiği yazmaktadır. Bu lahitin genişliği0.58cm.yüksekliği ise 1.76 cm. ve üzerinde yine Sezar ve Vespasionius isimleri okunmuş. Yazar Amaltia'dan edindiği bilgilere göre 14-27 Mart 1908 yılında Seydiköy de açık bir alanda yapılan kazılarda eski kalıntılar ve eserler bulunduğunu kaydeder.”
Biz yine konumuza dönelim. 1081 yılında Emir Çaka Beyin İzmir i almasıyla, yöre Türklerle tanışmıştır. XII. Yüzyıl başlarında Jean Dukas ve ordusu ile yapılan savaşta 10.000 bine yakın insan katledilmiştir. Zaman-zaman Venedik ve Rodos şövalyelerinin eline geçen İzmir 1317 de Aydın oğlu Mehmet Beyin Kadifekale'yi almasıyla Türk hükümranlığına geçmiştir.
Haçlı savaşları esnasında başlayan savaşlar ve 1402 yılında Timur'un İzmir'e girmeden önce Seydi köy ovasında Aydın oğlu ile Timur arasında müthiş çarpışmalar olur. Bu savaş neticesinde İzmir'e giren Timur Liman Kalesi surlarını aşırı derecede tahrip eder. Savaşın izleri İzmir de uzun yıllar hissedilmiştir. 1347 de İzmir Pietro Mocenigo adlı Venedikli bir korsan tarafından kanlı bir yağmaya uğramıştır. Uzun bir uğraştan sonra şehir tekrar Umur Beyin eline geçmiştir.
Aydın oğlu döneminden sonra 1416 yılında Osmanlı İzmir'i bir daha el değiştirmemek üzere 15 Mayıs 1919 yılına kadar Türklere geçmiştir. Osmanlı döneminin 1600 yıllarında tamamen Kadife kale boşaltılmıştır. Buraya Yeniçeriler yerleştirilir. İzmir'in o yıllarda denizden girişini kontrol için Sancak Kalesi(1656) yaptırılmıştır. Ne yazık ki Kadife kale eteklerindeki 16.000 kişilik anfitiyatro nun taşları bu kale yapılırken ve Fazıl Ahmet Paşa tarafından 1675 yılında Vezir Hanın ve bedesteninde inşasında kullanılmıştır. Yine karadan İzmir'e giriş için Burunabad (Bornova), Cumaabad (Cumaovası), Teriendeabad (İzmir-Aydın kara yolunda Ayrancılar civarı) kapıları vardır.1680 yıllarında İzmir i ziyaret eden Evliya Çelebi “Yedi iklimde Osman oğulları ile dost olmuş 18 kefere kralı vardır. İzmir de hepsinin balyozları ve konsolosları bulunurdu.” der.
19. yüzyılda nüfusun 30.000 ne yaklaştığını o tarihlerde, bazı batılı yazarlar Türk ve Rum nüfusunu 60.000 biner olarak gösterirler 1.830 yıllarında Anadolu'dan başlayan Rum göçü nedeniyle İzmir de Rum nüfusu 100.000 e Seydi köy de 8.000 e ulaştığı kayıtlarda vardır.
1829 yılında Sarıkışla inşa edilmiştir. Buraları dolgu topraktır. Daha sonrada Punta denen Alsancak doldurulacaktır. İzmir in o güzel iki katlı evleri o yıllarda yapılacaktır. 1835 te İzmir körfezine akan Gediz nehrinin mecrası değiştirilecektir. 1850 de Damlacık Deresi ağzına Türk Hastanesi yaptırılacaktır. O yıllarda burası Yahudi mezarlığıdır. 1863 yılında Abdülmecit İzmir ziyaretinde Buca'daki at koşularını izler. 1856-1864 yıllarında Aydın, Kasaba (Turgutlu) tren yolu bitirilmiştir. Seydi köy e ilk tren seferi 1876 yılında, 1,5 km. lik bir ek bağlantı ile başlamıştır. 1880 yıllarında İzmir yoğun bir göçe sahne olmuştur. Anadolu'dan ve Adalardan büyük bir Rum göçü olmuştur. Aynı dönemde Kırım, Rumeli, Girit ve Kafkaslardan Türk göçüde yoğunlaşmıştır. Bugünkü Hükümet Konağı 1850 yılında inşa edilmiştir. 1891 yılında da saat kulesi yapılmıştır.
Kaynak : ÇOKBANKİR, Ercan - Seydiköy'den Gaziemir'e, Gaziemir Belediyesi Kültür Yayınları, 2009
0 yorum:
Yorum Gönder